YA HAYIR SÖYLE YA DA SUS!

3 Kasım 2011 Perşembe

KORKU!

Neden korkarız, nelerden korkarız, niçin korkarız, korkunca ne yaparız?
Korkuyu salmak çok kolay, sokakta, evde, okulda, iş yerinde, yaşadığın toplumda.  Gazetelerde her gün çarşaf çarşaf haber okuyoruz, 26 kişinin tecavüzüne uğramış bir kız çocuğu, dayaktan ölmüş kadınlar, çöpün kenarına bırakılmış bebekler, dayak yemiş yavrular, eziyete uğramış hayvanlar, patronunun tacizine uğramış (mobing) işçi, memur, okulda dayak yemiş öğrenci(kulak kopartan), coplanmış eylemci, hakkını arayan vatandaş, öğrenci, saymakla bitmiyor değil mi?
Peki neden?
İnsanları bu hale getiren ne?
Neden bazı insanlar şiddet uyguluyor?
Neden bazıları buna göz yumuyor?
Neden kanunlarımız masumu korumuyor?
Neden ?
Korkan kişi ne yapıyor peki?
Daha çok korkuyor, saklanıyor, siniyor, gizliyor kendini, kaçıyor, yardım edecek kimsenin olmadığına inanıyor, çaresiz kalıyor, susuyor, sonra bir bakıyoruz ki sussa da canını almış biri.
Kurtulamamış.

İşte size bir örnek:



“Yargıtay’ın verdiği karar hukuka aykırıdır”

Yargıtay 14. Ceza Dairesi'nin 13 yaşında tecavüze uğrayan N.Ç.'nin faillerle kendi rızasıyla beraber olduğuna karar vermesine tepkiler sürüyor. Kararla ilgili Cinsel Şiddete Karşı Kadın Platformu da bir açıklama yaptı: “Yargı makamları tecavüzcülerle ataerkil ortaklık kurmayı sürdüren kararlar verdiği sürece, yapılan yasa değişiklikleri kadınları ve çocukları korumayı sağlayamayacaktır.”

Uçan Süpürge Haber Merkezi
02/11/2011


Açıklamanın tam metni şöyle:

“Basından öğrendiğimiz kadarıyla; Yargıtay 14. Ceza Dairesi, Mardin’de 13 yaşındaki N.Ç.’ye tecavüz edilmesi ile ilgili 32 sanıklı davada, yerel mahkemenin 'N.Ç.’nin sanıklarla rızasıyla birlikte olduğu' yönündeki kararını onadı. Daire bu nedenle, yerel mahkemenin sanıklara en az 10 yıl ceza verilmesini öngören tecavüz suçundan değil, en az 5 yıl ceza öngören '15 yaşından küçük biriyle rızasıyla birlikte olmak' suçundan ceza verilmesini yeterli buldu.

Daire aynı gerekçeyle sanıklar hakkındaki 'rızasını alarak alıkoymak' suçunun zamanaşımından düşmesi kararlarını da onadı ve böylece ‘zorla alıkoymak’ suçundan alacakları 5-10 yıl arası hapisten de kurtardı.

Mardin’de 2002 yılında 13 yaşındaki N.Ç.’nin fuhuşa sürüklendiği ve kendisini satan kadınlar tarafından aralarında asker, memur, korucu, muhtar gibi birçok devlet görevlisinin bulunduğu 26 erkekle ilişkiye girmeye zorlandığı ortaya çıkmıştı. Mahkeme sanıklara kanundaki alt sınırdan ceza vermiş, üstüne bir de iyi hal indirimi yapmıştı.

Mahkemenin sanıklar hakkında 'reşit olmayan kişiyi zorla alıkoyma' suçlaması yerini 'rızasını alarak alıkoymaya' dönmüş ve zamanaşımından düşme kararı verilmişti. Yargıtay tecavüz eden 18 sanığa 'ırza geçme', onu sanıklara pazarlayan 2 kadın hakkındaki 'ırza geçmeye iştirak' suçundan verilen cezaların yarı oranında artırılması gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verdi. 3 sanık hakkındaki beraat kararı ile N.Ç.’ye yanında başka kimse olmadan tecavüz eden 5 sanığa verilen mahkumiyet kararlarını ise onadı.

Davada verilen karar öncelikle TCK'nun 103. maddesinde düzenlenen 'çocukların cinsel istismarı' maddesine aykırıdır. Yasa 15 yaşını tamamlamamış çocukları fiilin anlam ve sonucunu anlamayacak çocuk kategorisine koymaktadır. Fiilin anlam ve sonucunu anlayamayacak kategorideki bir çocuğa karşı işlenen fiilde, çocuğun rızası olup olmadığı aranmaz. Çünkü çocuk rızanın da sonuçlarını anlayamayacak bir kategoride kabul edilmektedir. Bu nedenle fiil 15 yaşından küçüklere yöneltildiğinde mahkemenin rıza araştırmasına hiç girmemesi gerekir. Bu anlamda karar mevcut kanuna aykırıdır.

Kararda ayrıca çocuğu pazarlayan kadınlara 'iffetsiz yaşam sürüyorlar' diye iyi hal indirimi yapılmazken, çocukla ilişkiye giren tecavüzcü erkeklere iyi hal indirimi yapılmıştır. Bu kararla hukuk dünyasında 'pazarlayan iffetsiz, tecavüz eden iffetli' gibi bir sonuç doğmasına da neden olunmuştur. Karar, tecavüzcüden başka herkes kabahatlidir dolaylı sonucunu doğurmaktadır. Böyle bir kararın hukuka uygun ve adaletli kabul edilmesi mümkün değildir. N.Ç.’nin yaşadığı istismar ömür boyu onarılması güç travmalara neden olacakken, mahkemelerin erkekleri nasıl ceza almaktan kurtaracakları telaşına düşmeleri ve yüksek mahkemenin de aynı tutumu benimsemesi, yargının her kademesinin yasalara rağmen gösterdiği ataerkil direnci teşhir etmektedir. Yargı makamlarına bir kez daha; cinsel istismar edenin haklarına odaklandıkları kadar, cinsel istismara uğrayanın haklarını korumaya da odaklanma vazifeleri olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Yargı makamları tecavüzcülerle ataerkil ortaklık kurmayı sürdüren kararlar verdiği sürece, yapılan yasa değişiklikleri kadınları ve çocukları korumayı sağlayamayacaktır. Kadınlara ve çocuklara yönelik cinsel şiddeti önlemekle görevli tüm devlet makamlarını, yasaların uygulanmasını sağlamaya ve kadın ve çocuklara yönelik cinsel şiddeti durduracak önlemler almaya bir kez daha davet ediyoruz.”


Hadi çocuklarınızı sokakta oynamaya çıkartın, parkta bir saniye gözünüzü ondan ayırın!

6 yorum:

Profösör dedi ki...

Yasalar bataklıkları kurutmuyor.. Bilakis tavşan kaç tazıya tut bir anlam taşıylan yasalar toplumu ifsad ediyor. Fitne fücquru önleylemiyor.

uzunincebiryol dedi ki...

Profösör, o zaman değişsin bu düzen, yasaları yapan insanlar değil mi, yasalar insanlar için değil mi, düzeni sağlamak için, haklıyı haksızdan ayırmak için, suçsuzu korumak için değil mi, sanki tam tersini yapıyormuş gibi bir görüntü var yanılıyor muyum?

Profösör dedi ki...

Kesinlikle haklısın. Malesef hak yerini bulmuyor. Adalet sistemine kesinlikle güven yok. Bunun için çalışmak gerek. Bilinçli olarak..

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar,

Bu insanlar samimi değiller. Samimi bir toplumda böyle şeyler ne yaşanır, ne de karşılaşılır.
Allah ıslah etsin ve hidayet versin!

Allah'ın rızasını kazanarak O'na yaklaşmanın bir yolu olan mübarek Kurban Bayramınızı kutlar, tüm sevdiklerinizle birlikte sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir bayram geçirmenizi dilerim.

Nefsini nirana, kalbini Rahman'a, oğlunu Kurban'a, malını ihvana bezletmekle ahdine vefakarlığını gösteren Hz. İbrahim (a.s.)'ın itaatinin ve oğlu Hz. İsmail'in de teslimiyetinin yolunda ilerleyen kullardan olmamız dileğiyle sağlıcakla kalın.

Selam ve dualarımla.

uzunincebiryol dedi ki...

Profösör, toplum sadece seyreden olunca umutsuzluk, mutsuzluk, nasıl olsa hiç bir şey değişmeyecek duygusu insanı mutsuzluğa sürüklüyor, bundan kurtulmak için nasıl yırtarım demeye başlıyorsun ya da bir yerlere çekilip emekli olmanın insanlardan uzaklaşmanın yollarını arıyorsun bu genç yaşta.

uzunincebiryol dedi ki...

Recep Altun size katılıyorum. Hakikat apaçık ortada, göz göre göre oluyorsa bunlar nerde samimiyet. O kız bizim kızımız, bizim çocuğumuz, öyle bakmazsak olaya bu iş yanlış olur. Ona sahip çıkmak bu devletin bu toplumun görevi. Söz konusu olan bu, o çocuk bizim çocuğumuz.