YA HAYIR SÖYLE YA DA SUS!

30 Aralık 2011 Cuma

saat 24:00

Saat 24:00 ve ben günün sonunda eşimin aldığı yastıklı diz üstü tepsinin üstüne koydum netbookumu oturdum yazıyorum. Sevgili eşim beni düşünmüş almış, daha rahat yazayım istemiş. Bu düşünceliliği mahçup ediyor beni. Bu gün izinliydim yarın da öyle, evimdeyim, çocuğumla birlikte vakit geçireceğim. O halinden memnun, keyfi yerinde, ben evde olduğumda yüzünde güller açıyor hep, hiç eksik olmasın inşallah.
Yılbaşı akşamı çekirdek ailem ve annem babam, kardeşlerim yeğenim bir arada olacağız, bu gün bizim için bahane, bir araya gelme vesilesi, onlar için hazırladığım sofrada birlikte yemek yiyeceğiz, biten yılın ardından sağlık, mutluluk huzur dileyip, dua edeceğiz, her birimiz, içimizden, geçen yılın muhasebesini yapacağı belkide.... sonra biraz da tv, çocuklarla oyun, biraz meyve belki bir pastayla günümüzü şenlendiririz:)

28 Aralık 2011 Çarşamba

ETTEHİYYATÜ'NÜN ANLAMI

"Dil ile, beden ve mal ile yapılan bütün ibadetler Allah'a dır. Ey Peygamber! Allah'ın selâmı, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun. Selâm bizim üzerimize ve Allah'ın bütün iyi kulları üzerine olsun. Şahitlik ederim ki,
Allah'tan başka tanrı yoktur. Yine şahitlik ederim ki, Muhammed, O'nun kulu ve Peygamberidir".


Tekrar ve tekrar okumak için:)

27 Aralık 2011 Salı

Yine Bir Gülnihal

"Yine Bir Gülnihal" bu besteyi çok severim, daha çok küçükken ilk okuldaki TSM korosunda söylediğimiz bestelerden biri. Bu sabah kulağımda bu şarkı vardı sizinle de paylaşayım dedim:)

26 Aralık 2011 Pazartesi

SÜBHANEKE"NİN ANLAMI

Günaydın herkese, bu gün ne zamandır aklımda olan bir şeyi yaZmak istiyorum. Namaz kılarken sık sık konsantrasyonumu kaybedip dünya işlerini aklıma getirirken buluyorum kendimi ve kendime gelip düzeltiyorum halimi ama bu durum gerçekten rahatsızlık verici.

Bir günümden bahsetmek istiyorum biraz. Sabah abdest alıp namazımı kılıyorum ardından oğluşuma sabah sütünü verip işe gidiyorum. Bütün gün yani öğle, ikindi ve akşam namazı kazaya kalıyor. Akşam eve geldiğimde oğluşla bir kucaklaşma mıncırma hallerinden sonra hemen ocağa yemeği koyuyorum ben bunları yaparken yatsı okunuyor, oğlumun bütün sıkıştırmalarına rağmen namaza duruyorum, önümde arkamda vakit geçiriyor . Yatsıyla birlikte diğer kaza namazlarını da kılıyorum.
Ayrı odada ve nispeten daha sessiz bir odada olmama rağmen bazen gün içinde yaşadığım olaylar ya da yapmam gerekenler aklıma geliyor, kendimi toparlıyorum, bu durum her zaman böyle değil özellikle çok yoğun bir gün geçirdiysem kafam inanılmaz yorgun oluyor.
Allah kusurlarımı affetsin inşallah, amin.
Şimdi kendime dedim ki ben surelerin anlamlarına zaman zaman bakıyorum ama anlamlarını ezberlemedim, demem o ki namazda okurken anlamlarını da bilerek okuyayım böylelikle daha iyi konsantre olabilirim.
Bütün yaşamımız aslında Allah'ın varlığına zikrederek geçiyor, varoluşumuz bir zikir, ben öyle hissediyorum. Farkındalık yaşamayı Allah herkese nasip etsin bazen neden dünyada olduğumuzu unutuyoruz, gündelik hayat bizi alıp sürüklüyor bir taraflara.
Namaz kılarken tam bir teslimiyet içinde günlük hayattan tamamen uzaklaşmış, görevimi icra etmek istiyorum, tam bir sessizlik içinde demek istediğim beynimde sadece Allah'ın kelimeleri olsun, başka bir şey duymamayım, tam bir teslimiyet olsun.
Anlımı secdeye koyduğumda secdenin serinliğini hissediyorum, beni feraha çıkartan bir mutluluk hissediyorum bu mutluluk her zaman olsun istiyorum.
Oğlum, anne bitti mi diye soruyor bana, namaz bitti mi?

Namazda ilk okuduğumuz sure: dua Sübhaneke'nin anlamı:

Allahım! Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın. Seni daima böyle tenzih eder ve överim. Senin adın mübarektir. Varlığın her şeyden üstündür. Senden başka tanrı yoktur.

PEYGAMBERİMİZ'İN DİLİNDEN DUALAR-II

"Allah'ım! Senden hidayet, takva, (sorumluluk bilinci)iffet ve (gönül) zenginliği isterim.

(Müslim, "Zikir",72)

HADİS

"Kim  kötü ve çirkin bir iş görürse, onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa, diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse, kalben karşı koysun. Bu da imanın en zayıf derecesidir".

Müslim, İman, 78: Ebu Davud, Salat, 248.

Fazla söze gerek var mı?

23 Aralık 2011 Cuma

BİR HADİS

Hiç biriniz kendisi için istediğini (mü'min)kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz.
Buhari, İman,7;Müslim, İman,71.

PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN DUALAR

"Allah'ım! Hatalarımı kar ve soğuk su ile temizle. Beyaz elbiseyi kirden temizlediğin gibi kalbimi de hatalardan arındır".

(Nesai, "Taharet", 49; Ayrıca bk. Buhari, "Deavat", 38,43-45; "Zikir", 49)
(Diyanet Yayınları, Peygamberimizin Dilinden Dualar)

VAN İÇİN ÖRÜYORUZ

Güzel bir kampanyadan bahsetmek istiyorum arkadaşlar. Van için bere, hırka eldiven ne örebiliyorsak ördüklerimizi elden teslim edecek bir organizasyon oluşturulmuş, bu iyi yürekli insanlara ulaşmak için burayı tıklayın, detaylı bilgileri öğrenin. Haydi arkadaşlar örgülere devam:)

21 Aralık 2011 Çarşamba

BİR MİM

Blogunu okumaktan zevk aldığım akıcı, nükteli yazısına imrendiğim Banu Eker beni mimlemiş hem de olabildiğince adaletli bir yöntem kullanmış blog seçiminde. Mim kuralları (Rules) şöyle:
1- Size bu ödülü layık gören kişiye teşekkür etmeli ve ona geri bağlantı vermelisiniz. (You have to thank the person who gave you the award and link back to their blog)
2- Kendi hakkınızda 7 gerçeği paylaşın. (Share 7 facts about yorself.)
3- Sevdiğiniz ve takdir ettiğiniz 10 başka blogcuya aynı ödülü verdiğinizi bildirin. (Send to 10 other bloggers whose blogs you love, appreciate and tell you have given the award.)

Banu Eker mim için teşekkür ederim.

İnsanın kendisiyle ilgili gerçekleri anlatması pek kolay değil, bir kere açıkların ortaya çıkıyor:) Benim gerçeklerimse fazla iç açıcı değil en azından bazıları, başlayalım o zaman:

1-Çabuk öfkeye kapılırım ve öfkemin ilk yıktığı kırdığı kişi yine ben olurum, her şey bittikten sonra olanları daha sakin kafayla düşündüğümde pişmanlık yaşadığım çok olmuştur bu benim zayıf noktam, işlenmesi gereken, düzeltilmesi gereken yanım.
2-Fazla duygusalım, etrafımda olan biten ne varsa dönüp arkamı görmezlikten gelemem, bırakamam, elimden gelen ne varsa yapmaya çalışırım, gözlerim daima açıktır bu bakımdan. Fazla duygusallık aynı zamanda sulu gözlülük demek benim için, kimse tutamaz hüngür hüngür ağlarım.
3-Bazı takıntılarım var, sık el yıkama, dışarıda hiç bir tutamağa, kapı koluna dokunmama gibi.
4-Bu dünyada yaptığımız iyiliğin de kötülüğünde karşılığını bu dünyada da gördüğümüze inanırım.
5-Haksızlığa gelemem haksızlık bana yapılsın ya da yapılmasın muhakkak müdahele ederim ve sırf bu yüzden pek çok kez zor duruma düşmüşümdür.
6-Resim yapmayı, yeni bir şeyler üretmeyi, denemeyi çok severim. Her malzemenin ana işlevleri dışında pek çok yerde kullanılabileceğini düşünürüm, yapar kullanırım, değiştirir, dönüştürürüm, hobilerim benim için önemlidir.
7-Çocukların kutsal emanetler olduğunu düşünüyorum, onlar birer küçük insan, geleceğimizin sahipleri. Çocuklara hayranım, onları keşfetmek dünyanın en güzel işi, çocukların konuşmalarını dinlemeye, onlarla birlikte oynamaya bayılırım ben de onlarla birlikte tekrar çocuk olurum.

Sıra geldi mimlemeye, ben de bu yazıyı okuyan herkesi mimliyorum, isteyen cevaplayabilir. Kolay gelsin.

2. DERS

Blog yazma sebebimi unutmamak için:)

bilmek istersen seni
can içre ara canı
geç canından bul anı
sen seni bil sen seni

kim bildi ef'alini
ol bildi sıfatını
anda gördü zatını
sen seni bil sen seni

görünen sıfatındır
anı gören zatındır
gayri ne hacetindir
sen seni bil sen seni

kim ki hayrete vardı
nura müstagrak oldu
tevhid-i zatı buldu
sen seni bil sen seni

bayram özünü bildi
bileni anda buldu
bulan ol kendi oldu
sen seni bil sen seni
Hacı Bayram-ı Veli

20 Aralık 2011 Salı

Densizliklere karşı eskisinden daha sakin olabiliyorum artık, bu dünyada hiç bir şey şaşırtmıyor beni diyemeyeceğim çünkü daha o kadar vurdum duymaz olamadım ben, hala kabul edemediğim gerçekler var, sözel veya fiziki şiddet gibi, saygısızlık gibi, kendini ot bok kelimeler kullanarak cool olduğunu sananlar gibi ama işte burası sanal dünya sayfalarında ne yazarlarsa yazsınlar özgürler gider okumazsın olur biter. Bu yazımı okuyan sevgili okur, şu hayatta öğrendiğim şeyler listesi hazırlamaya karar verdim ben hani ders aldım bundan bir daha aynı hatayı yapmam babında. Sonradan dönüp dönüp okuduğumda unuttuğum bir şeyler varsa kendimi dürtükleyip kendime gelmek için. Bu gün ilkini yayınlıyorum.

1- Sanal dünyayı fazla ciddiye alma, şaşırırsın!

16 Aralık 2011 Cuma

YORUM YAZMAK

Takip ettiğim blogları okumayı seviyorum, yorum bırakmayı, fikir paylaşmayı. Yorum yazmak önemli benim için yorum almak da. Yorum yazarken seçtiğim kelimelere dikkat ederim elimden geldiğince, yazının neşesine ya da hüznüne kapılıp karşı tarafı üzecek bir söz söylemekten çekinirim, yorum yazıp ta göndermeden önce defalarca bakarım bir hata yapmış mıyım diye.
Yüz yüze konuşmak farklıdır, konuşmanın gidişatından mimiklerinden asıl ne demek istediğini daha kolay kavrar insan o zaman bile çelişkiye düşüp zıtlaşmaz mıyız karşımızdakiyle işte o yüzden dikkat ederim yorum bırakırken.
Yağmur yağmaya başladı şimdi, çatıyı dövüyor damlalar. Senenin bitmesine az kaldı, muhasebe defteri 2011 açık duruyor hala, yılın son günlerinin hesabı tutulacak, doğrular yanlışlar ayıklanacak, 2012'ye umutlarla başlanacak.

GEÇİP GİDEN ZAMAN-2

Bir yılı daha geride bırakırken muhasebeler başladı geçen yıla dair, gerçi bu muhasebe hiç bitmiyor bende sadece yılın son günlerinde iyice bir derinleşiyor ve takvim 31 Aralığı gösterdiğinde bir hüzün kaplıyor içimi, bir yıl daha bitmiş ömürden ve kendimle halleşememişim daha eksikler var, yamalar görünüyor her yerimde. Tamirler 2012'de de devam edecek bu gidişle Allah'ın izniyle.
Ümit etmeyi bırakmadan, doğruluktan ayrılmadan, sevdiklerimizi kırmadan, maddi manevi bereketli bolluk içinde bir yeni yıl diliyorum tüm insanlığa.
Dilerim daha az savaş, daha az haksızlık, daha az ihmalkarlık daha fazla insanlık kazanır.
Dilerim halkın sesi olur seçtiklerimiz.
Dilerim doğru seçimler yaparız biz.
Dilerim daha çok muhabbet içinde oluruz sevdiklerimizle.
Dilerim daha bir içten, daha bir derinden düşünürüz.
Dilerim doğa kendini daha çabuk yeniler, kirleten bizler de daha az kirletiriz.
Dilerim başka canlıların da bu dünyada yaşadığını, bizim hakkımız olduğu kadar onların da yaşamaya hakkı olduğunu unutmayız.
Dilerim bu hayatta da yaşam pınarlarımız kesilmesin, imanımız eksilmesin.

10 Aralık 2011 Cumartesi

GEÇİP GİDEN ZAMAN

fotoğraf buradan

"Kendime küsüm ben, kırgınım, kızgınım
Bir karmaşıklığın içinde gidiiiiiip geliyorum
eş iş çocuk ve ben
zamanın ucunu yakalayıp sonunu kaçırıyorum, sonunu yakalayıp başını kaçırıyorum
Düşüncelerim dilimden dökülüyor sanıyorum bir bakmışım hiç bir şey dememişim,
kendi kendime düşünmüşüm.

asıl olmak istediğim olmaya çalışırken kıyısından geçememişim, kıyısından geçtiğimi sanırken dibe dalmışım, meğer bir çukur varmış görmemişim."

Taslağıma baktım bunları yazmışım geçen hafta ve dönüp bakmamışım bir daha, gerçekten hüzne düşmek çok kolay, şimdi iyiyim, toparlandım, yün yumak oldum, şiş oldum ördüm sıraya dizdim düşüncelerimi. Bazen ihtiyaç var, durup ben ne yapıyorum demeye. Yünler dolaşıpta  ucunu bulamadığımız zaman dolaşıklığı çözerken bir bir, yardımları kabul etmek lazım hiç çekinmeden.
Maneviyat önemli, ruhu beslemek....
Yanan kandil hiç sönmesin inşallah, o heyecan, yaşam pınarı hep aksın durmadan.

Ruh halime uygun bir şarkıyla başbaşa bırakıyorum sizi iyi dinlemeler:)

3 Aralık 2011 Cumartesi

EY GÜZEL ÜLKE

Ey güzel ülke, uzak ülke

Ey bilmediğim ülke

Ne kendi isteğimle geldim sana

Ne de soylu bir atın sırtında

Beni bu yiğit delikanlıyı

Gençliğin ateşi sürükledi sana

Bi de başımdaki şarap dumanları

Puşkin
(Ezginin Günlüğü şarkısı)

Bir de burdan dinleyelim: EY GÜZEL ÜLKE

2 Aralık 2011 Cuma

HEDİYELER VAR


Dürr-i Yekta, blogunun birinci yılının dolması sebebiyle bir hediye çekilişi düzenlemiş ben hediyelere bayıldım merak edenler hemen buraya tıklasın:)

1 Aralık 2011 Perşembe

AŞKIN TERAPİ

Merhabalar sevgili bloggerlar, uzun bir aradan sonra tekrar yazıyorum bloğumda ama takip ettiğim blogları her zaman ziyaret ediyor, okuyorum, umarım bundan sonra daha fazla güncelleme yapabilirim.
Bir süre önce heyecanla aldığım ama bir türlü bitiremediğim bir kitaptan alıntı yapmak istiyorum sizlere, "Aşkın Terapi" Dr. M. Faik Özdengül yazmış.

"Bakın Hz. Ali ne diyor?
İlacın sende ama bilmiyorsun sen
Derdin kendinden ama görmüyorsun sen
Harfleriyle gizlinin apaçık olduğu
Kitabı mübinsin sen
Küçük bir cisim sanıyorsun kendini
Oysa sende dürülü en büyük alem
Kendinden başkasına ihtiyacın yok senin
Bir düşünsen nefs üstünde ama düşünmezsin sen"
                                                  Ali Bin Ebi Talib

Gerçekten öyle mi?

Eski Yunan mitolojisinde bahsi geçer.
Tanrılar mutluluğu saklamak istemiş, Tanrılardan biri demiş ki yıldızlara saklayalım, ormanın içine demiş birisi, denizlerin dibine demiş ötekisi, bir bir sıralamışlar önerilerini, sonunda şöyle demiş içlerinden biri. Hiç biri olmaz insanoğlu arar bulur, en iyisi mutluluğu onun içine saklayalım her yere bakar da kendi içine bakmak aklına gelmez.

Kendi içimde mi? nerde? olabilir mi bu?
Anlaşılıyor ki bunun gerçekten de kendi içimizde olduğunu kabul etmemiz gerekiyor, başlangıcı bu işin, iyi de kötü de doğru da yanlış ta, huzur da huzursuzluk ta hepsi içerde bir yerlerde.
Mevlana Mesnevisinde:- "İnsan zihni sazlık gibidir, orman gibidir, orda aslan da var, yaban eşeği de sen yaban eşeğinin peşine takılma " der.
Devamı için kitabı alın ve okuyun derim, benim hoşuma gitti amma ve lakin bir türlü sonunu getirme fırsatını yakalayamadım.