YA HAYIR SÖYLE YA DA SUS!

29 Eylül 2011 Perşembe

HATALARIMLA SEV BENİ


Kendime diyorum ki hatalarımla sev beni! Evet, asla ve asla kendine toleresi olmayan, bir hata yaptığında kendini yerden yere vuranlardanım ben, sağlıksız bir durum, muhtemelen mükemmelliyetçi bir annenin çocuğu olmamdan geliyor, gerçi annem şimdi aynı hislerde değil ama ondan bana geçmiş şeyler var işte, belki yaşlandıkça durum değişir.
Annemle hayata bakışımızda tabi ki benzerlikler var ama iş ayrıntılara dökülünce kesinlikle uyuşmuyoruz ama uyuşma problemini susarak ve birbirimizi olduğu gibi kabul ederek çözdük, katılmadığımız fikirlerde katılmadığımızı söyleyip tartışmaya devam etmiyoruz biliyoruz ki bu işin sonu hiç bir yere varmayacak, hayal kırıklığı yok denecek kadar az oluyor bu sebeple, deşip eşelerseniz konuyu, dallanıp budaklanıp iki kadının güçlerini çarpıştırmasına dönüyor istemeden, ne garip, biz annemle böyleyiz işte.

28 Eylül 2011 Çarşamba

PARMAK KESİĞİ


Falçatayla elimi bir güzel kestim, epey bir kanadı, elimde sadece su, sabun ve kolonya vardı, buna da şükür. Bir güzel sabunladım elimi, mikroplardan kurtulayım, arkasından da kolonyayı boca ettim ve elimi biraz yüksekte tutup bekledim, kan durdu. Bu kaza oluncaya kadar her şey yolundaydı, işimi yapıyordum, ne zaman elimi kestim, panikledim ve yarayı temizlemeye başladım işte o zaman her şeyi unuttum, sadece canımın acısı geçsin diye çare aradım, çok şükür yarayı kapatacak bir yara bandını da buldum,  bana mutfak personelimiz verdi, hani şu köfte vermeyi düşünmediğim arkadaş!

İŞ GÜÇ


Çalışma hayatım boyunca her karakterde insan gördüm herhalde ve görüyorum da. Yetişkin gibi görünen ama hala çocuk olan mızıkçılar, her zora düştüğünde kıvıranlar, her zaman hatayı başkasında bulanlar, ödülü, tebriği, mükafatı sadece kendine isteyenler, şirketin en küçük çocuğu olmak isteyenler, işi biraz daha abartıp yalan söyleyenler, aşıranlar, aşıranlara yataklık edenler, göz yumanlar, sadece kendi işiyle ilgilenenler, adam sendeciler, bana dokunmasınlarda ne olursa olsun diyenler, kriz anında gemiyi ilk terkedenler, sonuna kadar gemide kalanlar, filikaları indirip işçileri kurtaranlar, önce kadın diyenler, eşitlikten dem vurup kayıranlar, mükemmelliyetçi olanlar, takıntılı olanlar, kollektif çalışmaya inananlar, yalnız adamlar, dürüstler, işini sevenler, işini sevmeyenler, sadece şikayet edenler.....
İşte bu insan kalabalığı içinde sağlıklı kalmaya çalışanlar, zaman geçtikçe bu konuda başarılı olduğunu sanıp içine atanlar, içine attıkça sağlığını kaybedenler. Allah zor durumda kalanlara yardım etsin inşallah.

BİR LOKMA

Öğle yemeğini hazırlıyordum, bu sabah dalgınlık yapıp fazla bir şey getirmemiştim öğle yemeği için. İş yerinin mutfağında tavayı ocağa yerleştirdim, diyette olduğum için yağ koymadan köfteyi yavaş yavaş pişirmeye başladım içimden bu gün sadece üç tane köfte var akşama kadar bu bana yetmez dedim, her öğle vakti yediklerimden muhakkak bir kısmını verdiğim mutfak personeline bu sefer bir şey vermemeyi aklımdan geçirdim, o zaten her gün gelen yemekten yiyordu şimdi karnı toktur diye düşündüm, beni anlayışla karşılar!
Köfteler pişti, tabağa koyuyordum ki köftenin bir tanesi yere düştü, bakakaldım, gözüm açıldı, ben ne yapmıştım, dersimi almıştım ama, mutfak personelinin hakkı köfte yerdeydi şimdi, geriye kalan köftenin birini ona verdim biri de bana kaldı, yanına bol kepçeden yoğurt ve asla yememem gereken, yediğimde şekerimi yükselten patlıcanı da koydum tabağıma. Bu da bir ders olsun bana. Paylaştıkça çoğalırız, göz hakkı önemlidir bunu hiç unutmayalım neyse ki ben bu dersi hemen aldım ve kendime geldim Allah'ıma bin şükür.

24 Eylül 2011 Cumartesi

UZUN İNCE BİR YOLDAYIM

Uzun ince bir yoldayım türküsü










Uzun ince bir yol blogunu oluştururken neler düşündüm?
Aşık Veysel'i, Aşık Veysel'in"Uzun ince bir yoldayım"türküsünü çok severim, her dinlediğimde her söylediğimde başka başka duygular yaşattırıyor bana. Hayatın değişkenliğini, tezatlarını, arayışı, kendini bulmayı, inancı, mücadeleyi hissettiriyor bana. Allah'ın lütfettiği bu hayatı yaşarken, gönlümüze ebedi hayatı da unutturmasın Allahım inşallah.
Bu blogta yüreğimden geçenleri yazacağım, yüreğimi tazeleyen fikirlere açık olacağım, gönül gözümü açmanın daha çok açmanın yollarını arayacağım, bu bloga yolu düşen, yorum bırakanlardan ilham alacağım, belki birazcık ta olsa ben de ilham veririm okuyanlara, inşallah. Kalbimi besleyecek, yüreğimi güçlendirecek, inancımı her daim taze tutacak paylaşımlar için bu blog var, herkese her şeyi anlatamazsınız bazen en yakınınızdakilere bile.

23 Eylül 2011 Cuma

KARMAN ÇORMAN

                                                                        Google görsel

Karman çorman bir görüş
Hayat denen dehliz bazen güzel bazen dipsiz
Gel ümidim, doğ günüme, umut ver yüreğime
Cesaret ver kalbime, düzeltmek değil tek derdim
Doğru yol nedir, nereden gidilir, nereye sapılır?
Düşüncelerim bir bir yıkıldı senden sonra
Gözlerim görmez oldu hiç kimseyi kendimi de
Yollar uzun, vakit dar, zaman akıp gider ayağımın dibinden, yakalamak isterim olmaz, bir kısır düşünce,
 Kafamın içinde türlü türlü fikirler, şekil almaz, açığa çıkmaz
Neden böyle düşündüğümü unutur hayıflanırım, şimdi ben ne dedim?

Geçmiş kol gezer düşüncelerimde, bin pişmanlık boğazımda
insan kendini nasıl affeder?
Söyleyin bana
Nerde yanlış yaptım, nerde saptım doğruluktan
Özümü nerde kaybettim, neyi arıyorum deli divane gibi
Nasıl kavuşurum dinginliğe bir ermiş gibi
Yaralarım sızlıyor, sızladıkça kaşıyorum üstlerini, iyileşmelerine izin vermiyorum hiç birinin

Hiç birinin yaklaşmasına izin vermiyorum gerçekten, yüreğimi gösteremem kendime bile
Avucumda bir var bir yok mutlulukla,
Hep yokluyor bir sızı ince ince dilimi, çirkinleşiyor kelimeler, benim kelimelerim değil hiç biri
Sonra birden duruyorum yıktıklarımı topluyorum, hiç bir zaman aynı değil artık topladıklarım,
Yıkmanın tatmini var anlık ta olsa, sonradan yüreğimi daraltsa da dilimden dökülenler
Aslında çok mutluyum bir varlık armağan edildi bana, sevdiğim sevildiğim ta yüreğime dokunan
Bir yol göster yaradan, beni affetmeyi öğret bana.

uzunincebiryol

UMUT

















Hızlı çıktın merdivenleri biraz yavaşla
Zihninde bir şarkının sözleri
Dur gitme kal diyor şimdi
Ah be gönül, bu kadar kolay kanma sözlere
Çık şu merdivenleri, hadi karar ver artık
Yeniden yüzünü dön, yeniden yeni bir güne
Bulaşmamış isin kokusu nefesine daha
Temiz bir hava var limanda
Gemi seni bekler, şimdi alacak demir
İstediğin limanda duracak, bu senin hayalin
Sen ne dersen o olur
İster bilinmeyen limanlara yol alırsın, ister tanıdık sulara
Beklediğin biri mi var söyle
Söyle ki eğer gelecekse bilsin beklediğini
Konuşmak, anlatmak çok zor, gözleriniz konuşsun
Sözler anlamını yitirdi, geriye sadece gerçek kaldı
Görünen, olduğu gibi, pür-i pak gerçek
Işık istiyorsun biliyorum.

uzunincebiryol

21 Eylül 2011 Çarşamba

HADİSLER

Hiçbiriniz kendisi için istediğini (mü’min) kardeşi için istemedikçe (gerçek) iman etmiş olamaz.

Buhârî, Îmân, 7; Müslim, Îmân, 71


Peygamberimiz işaret parmağı ve orta parmağıyla işaret ederek: Gerek kendisine ve gerekse başkasına ait herhangi bir yetimi görüp gözetmeyi üzerine alan kimse ile ben, cennette işte böyle yanyanayız” buyurmuştur.
Buhârî, Talâk, 25, Edeb, 24; Müslim, Zühd, 42.


Her insan hata eder.
Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir.
Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30.
 

HADİS-İ ŞERİF

Hayra vesile olan, hayrı yapan gibidir.
Tirmizî, İlm, 14.
 
Oğluşumun bakıcı teyzesi ki benim ablam gibi oldu kendisi pek bir iyiyiz çok şükür. Birbirimize destek oluyoruz her zaman. Nezoş'umun kayınpederi emekli bir müftü, bunu bildiğimden geçenlerde hadis kitabı istedim ondan ve de bir defter edindim. Hadisleri okuyup okuyup notlar almaya başladım. Bana haber göndermiş anlayamadığı şeyler olursa ben yardımcı olurum diye, birlikte geçeriz konunun üstünden dedi, sağolsun buna çok sevindim. Başladık bakalım:)

15 Eylül 2011 Perşembe

DÜNYA DERDİ

Azlık, çokluk, zenginlik, yoksulluk bağlarından kurtulmuş olan kişi rahattır, mutludur. Böyle bir kişi, dünyaya da aldırış etmez, dünya halkının derdiyle de, kendisiyle de onun zerre kadar ilgisi onun zerre kadar varlığı ve benliği de yoktur, O, Allah'tan başka her şeyden kurtulmuştur.

RUBAİLER/ MEVLANA

YOL

Yol ne kadar uzun, sonsuzsa da, sen o Hak yoluna ayağını bas. Çünkü o yola uzaktan bakmak, insan olmayanların işidir... Bu yolu gönül diriliğinden elde et. Zira gönül diriliği insanın, bedenin diriliği ise hayvanın vasfıdır.

RUBAİLER/ MEVLANA

14 Eylül 2011 Çarşamba

RUBAİLER / MEVLANA

Ey gönül, sakın gama kendinde yol verme, kendini kedere kaptırma. Cihanda, ruhen sana yakın olmayanların, namahremlerin sohbetine katılma. Mademki, kuru ekmekte, tereyi yeter buluyor; bunlarla kanaat ediyorsun, el alemin mağrur bakışlarına, bıyık bükmelerine zerre kadar değer verme.

ŞEMS-İ TEBRİZİ'NİN 35. KURALI

Şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz. Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Allah'a inanmayan kişi ise içindeki inananla. İnsan-ı kamil mertebesine varana kadar gıdım gıdım ilerler kişi. Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.

12 Eylül 2011 Pazartesi

SINAV

(google'dan bir görsel)

Dün sınavımı geçemedim, notum yapılan iş bakımından teknik olarak 10 üzerinden 10 diyebilirim ama sınav boyunca yaşadığım telaş, sabırsızlık, öfke, yorgunlukla gelen tahammülsüzlük davranış notumu 0 yaptı.
Kendimle bu kadar uğraşıp iyileştirmeye çalışırken bir adım geriye düşmek hayal kırıklığı yaratıyor. Sanki hep bir ileri bir geri gidiyorum. Ben kötü biri değilim hatta fazlasıyla insancıl, yufka yürekli, sevgi dolu bir faniyim ama ailemden gelen mükemmelliyetçiliğim daha doğruyu söylemek gerekirse takıntılı oluşum beni hayat içinde çok zorluyor ve yanımdaki sevdiceğim de bundan çok etkileniyor ki onda neredeyse bitmeyen bir sabır var. Bu kadar sabırlı bir kişiyi de fazla zorlamamak lazım değil mi?
Annem bu gün telefon konuşmamızda bana şöyle dedi:
- Cennette misin sen kızım, sadece cennette mükemmellik var orada hata yok, terslik yok. Bu yalan dünyada elbette hayatın içinde zorluklar, terslikler, tutarsızlıklar olacak, bu kadar strese girip etrafını kırmak niye, kendini değiştir kızım, daha çok değiştir, düzelt kendini dedi.
Bu hayat bir sınav yeri, hayatımızı güzelleştirmek elimizde Yaradanın izniyle. O izin verirse olacak izin vermezse olmayacak. Allah'ım kendimizi güzelleştirmek, ruhumuzu iyileştirmek ve sana doğru kul olabilmek izin bize yardım et, bizi iyi kullarından eyle Yarabbim. Amin.

7 Eylül 2011 Çarşamba

Gittin demek
Gittin mutlu olacağını bildiğin yere

Gurbette bir yalnız şair idin

Şimdi kalabalık mı için

Eskiden memleket hasreti çeker, hiç görmediğin memleketinin ağıtını yakardın

Sılan seni çağırır sen sılaya şarkı söylerdin

Şimdi bahçeni mi suluyorsun, karıncaları kovalayıp

Kendi toprağına basıp kendi çocuklarına şiirler mi söylüyorsun

Kendi dilinde yemin edip kendi dilinde mi ağlıyorsun

Gökyüzü orda daha mı parlak

İnsanlar daha mı mutlu?

uzunincebiryol

6 Eylül 2011 Salı

pasımız silinsin

http://fizy.com/#s/1ahugu

Dut ağacı

Hani çocukluğumun dut ağacı, üstüne tırmanıp balından yediğimiz, bizi doyuran

Teyzem sustu, derin bir nefes çekti içine,  dut ağacı etrafındaki her şeyi yok etti, kökleri taaa derinlere işledi, delikleri tıkadı, bitkileri kuruttu

Bu kadar iyi bildiğim ağaç ne yapmış böyle?

Bizi doyuran mutlu eden ağaç, etrafını nasıl kurutmuş?

Kestim dedi teyzem, kesmek zorunda kaldım.

uzunincebiryol
Bu kadar kolay mı yoldan çıkmak, unutmak

Tersine dönünce dünyan düşünmeden koşmak

Olmayanlar için ağlamak olanlar için ağlamak

İnsan nasıl bir varlıktır böyle

Gökyüzü parlak burda, yıldızlar avucumun içinde

Gece aydınlık, çocuk oyunda, toprakla oynuyor doyamıyor oyuna

Annesi mutlulukla seyrediyor onu, sessizce, oğlan huşu içinde

uzunincebiryol
İnsanoğlu aciz, unutkan, nefsinin esiri olmuş zaman zaman

Yolcunun bir yoldaşı olmalı mı yoksa yolu kendi başına mı geçmeli

Zor

Çok zor

Tek başına nasıl yetecek, sorularına nasıl cevap bulacak, hangi yola sapacak doğruyu nerede bulacak

Gönlünde diyeceksin biliyorum

Gönül kapısı, yürek

Farkındalığı Cenab-ı Hak bildirecek

Yol çetin, sapak çok, tek doğru Allah ama ulaşmak için yol çok

Kısa yol var mı, en doğru yol hangisi

Allah’ım sen yardımcı ol.

Bu aciz kuluna akıl ver, iman ver

uzunincebiryol
Neden bir isme takılıp kalmak

Gerekli midir avare avare dolaşmak

İpin ucunu bulamadan ipe dolanmak

Kendin ettin bunu hadi şimdi bul ucunu

Bul da düze çık, yürü

Bir kestirme var mı bu yolda

Yollar açık da ben mi göremedim bu diyarı

Gel etme önce öğren dinini

İlmihali bil, eksiklerin var bunları bil

Sonra gel tekrar düşün, sen kimsin nesin diye

uzunincebiryol

Hediye

Bu alemde her şeyin bir sebebi var

Yaptıklarımızın ettiklerimizin bir sebebi,

Yolu ararken baktım bir sürü büyük

Kalpleri nur ile dolu, sözleri büyük

Ne az şey bilirmişiz biz

Bilmeden yaşarmışız biz

Bildiğini zannedip te gaflete düşenlerden olmuşuz biz

Cehaletin pençesinden tez kaçayım

Zaman geriye gider mi ki

Gitseydi eğer önce ben geriye giderdim

En güzelinden tekrar etmezdim yaptıklarımı

Şimdi 40 yaşında bir cahilim

Sevgiye susamış bir fakirim

Fakir olmak için bir yol bana

Yolu aramak bu kadar güç mü ola?

Sorarım ey dost neredesin, bir elimi tutup bana nefes verir misin?

Nereden başlayayım ne edeyim

Daldım sayfalara, söylenenlere, söyletenlere

Kendime bir pay istedim el açtım geri çevirmeyin diye

Aklım, gönlüm başka şey istemez oldu

Düşüncelerim tek bir ihtiyaçtan uyumaz oldu

Bu açlık nasıl geçecek, bu akıl nasıl bilecek

Sınırlarım var yetilerim belli lakin yine de isterim öğrenmeyi

Anamdan bildiğimin üstüne hiç koymamışım ben, aklımı çalıştırıp hiç okumamışım ben

Allah’ın izniyle el verin a dostlar, duyun sesimi buluşun benimle, neredeyseniz gösterin kendinizi

Güzel kelam etmek isterim, güzel kelam öğrenmek

uzunincebiryol
İçimde bir başka ben var benimle konuşan
Bana sorular soruyor durmadan
Uykumda da geri kalmıyor konuşmaktan,
Devamlı yeriyor beni, eda etmediğimde suçumun yükü ağır geliyor
Bile bile nasıl olur bu, neden eksik hislerim, neden hata yapmaktan alamıyorum kendimi
Hemen cevap verdi diğeri, hata yapmazsan doğruyu nasıl bulacaksın
Doğruyu bulmanın güzelliğini nasıl tadacaksın
O zaman anladım, gözlerim yaşardı, bu güzelliği görmenin hazzı bir başkaymış
Bir yola çıkarken bir başlangıç olmalı
Mesafeler geçerken dönüp arkaya bakmalı
Bir yavru var benimle, mesuliyet büyük, ne gördüyse benden onu yapacak
Ben düz olmazsam o nasıl düz olacak, ben güzel olmazsam o nasıl güzel olacak
Sıcacık, yumuşacık, sevgi dolu biricik
Ana baba sevgisiyle dolup taşmış bir minik
O benim ikinci başlangıcım, mihenk taşım, yüreğimin bam teli

uzunincebiryol
Annemin rahminde bir ceninim ben
Güvendeyim, bilmiyorum dünya kaç bucak
Kıvrılmış yatıyorum, huzurla sımsıcak
Çevremde su, gözlerim kapalı, hafif bir şırıltı kulaklarımda sanki bir ninni

Daha yok zihnimde hiçbir şey sadece bir var
Bir olmak var, korku yok, huzur var
Teslimiyet var, aşk var
Ne zaman dışarı çıktım kapıdan, farkına vardım benin
Ne zaman doğruluktan saptım, kendim olmaktan çıktım
Ne zaman

Yol uzun, zaman az, kayıp geçen bunca yıl
Geç mi kaldı bu gönül, sevgiliyi aramak için
Af dilemek için,

Yol gösterin a dostlar, affetsin isterim gerçek sevgili
Bu avare gönül terk eylesin süsü püsü
Bir şarkı söylemek isterim ya dost demek isterim
Sözümden, derdimden anlayan bir yürek isterim
Etrafımda bir çember gittikçe daralmakta, kendime dönmek yeter mi aşka
Püri pak, şeffaf, pürüzsüz.

uzunincebiryol
Bu bir sınav mı acep

Bu gözlerimi açan ne

Farkında mıyım alemin

Bu alemin sonsuzluğunun

Bu okyanusta bir damla mıyım, bir zerre

Gönlüm ellerini açmış mı, hazır mı gerçeğe

Gerçek gözümün önündeyken görmemek niye

Allah’ım aç gözlerimi nurunla aydınlat gönlümü

Kalbim yeşersin cennetler açsın gönlümde

İçimden şarkılar söylemek geçiyor, aşkımı haykırmak, paylaşmak geçiyor

Yoldaş arıyorum bu yolda, dost meclisi nerede, tek miyim bu diyarda,  içimi açmak mı gerek yoksa kapatmak mı?

Bu bir sınav mı acep bitmeyen, bitmesini ilk defa istemediğim

Sınavlar korkutucu, ya başaramazsam ya eksik kalırsam

Eksik diye bir şey var mı, tam olmak ne

Tam olmak için mecnun mu olmak gerek

Aşkınla gözlerimi açtım dünyaya, nereye baksam yüreğim pır pır

Uçuverecekmiş gibi kanatlanır

Beni böyle hissettiren ne, yazdıran, güldüren, ağlatan

Nerede aradım bunca sevgiyi

 Sevgi yanı başımdayken, nasıl görmedim, göremedim

Geciktim mi, kapıyı çalmalı mıyım yoksa kapıyı çalmadan geçmeliyim eşiği

Kusurum çok hepsini saymaya kalksam

Affına sığınıp cahildim desem, her şeyi bildiğimi zannedip, gözlerim kördü desem

Zaten bilmektesin ben neyim.

uzunincebiryol
Bir yola girdim kendimden öte
Sonra yine kendime döndüm kendimce
Her nefeste aşkı gördüm, aşk diye diye kendimi yerdim
Kızdım, öfke duydum derinden, nefsim bana çok ağır geldi kendimden geçtim
Yoldaş oldu sonra yoluma giderken nefis
gözlerimi açtım, içimi kazıdım, bir güzellik aradım, sordum sen kimsin diye
aciz bir fısıltı geldi derinden ben kulum diye
Bu kul bir yola çıktı kul olmak için
kendi kendisini imtihan etmek için, hakikat her yerde açtım gözlerimi
perdeler kalksın dedim, yüreğimin pası silinsin, ensemden akıttığım su, olsun yangınımı söndürsün
Elime aldım bir tas, maneviyat çeşmesinin önünde ellerim açık, akan çeşmeden bir damla alabilir miyim diye beklerim her daim gözlerim açık.
Nefsin kendine eder eziyet ancak, dört ayağımla yürürüm bin fersah
Bakma bana, gözlerim bana çok uzak, yakın olmak için Allah'a, kendine bak.
Deniz'in anası oldum çıktım bir yola, uslan gönlüm dedim barış dünyayla.

uzunincebiryol